BİZE ULAŞIN
Yıllar içinde değişen yaşam tarzımız ne yazık ki önce beslenmede gelenekselden uzaklaşmamıza sebep oldu. Bu da metabolizmamızda, çocuklarımıza aktaracağımız genlerimizde kalıcı değişiklikleri, hasarların ortaya çıkmasına sebep oldu. Bu hasarların tedavisi için harcanan para ise, dünyada 1 tek çocuğun bile açlıktan ölmemesi için harcanabilecek miktarın çok çok üstündedir. Neyse ki son yıllarda sağlıklı beslenme, kaynakların gereksiz tüketiminin önüne geçme gibi konularda artan bir bilinçlenmeye şahit oluyoruz. Ve bu bilinçle öğreniyoruz ki, sık sık bizi hasta eden bakterilerden bazıları aslında sağlığımızı da borçlu olduğumuz canlılar. Gözümüzle göremediğimiz fakat her yerde olduklarını bildiğimiz bu canlılar yaşamamız için gerekli olan bütün kimyasal reaksiyonlarda baş roldeler. Bağırsaklarımızda bizimle birlikte yaşayan, yediklerimizin enerjiye dönüşmesi için gerekli olan parçalama işleminden, besin ögelerinin depolanmasına ve gereksizlerin dışarı atılmasına kadar tüm reaksiyonların gerçekleşmesini sağlayan bu yararlı bakterilerin adını artık hepimiz biliyoruz; probiyotikler.
Miktar: 250 ml. (1bardak)
Kalori (kcal): 149
Yağ (g): 7,5
Karbonhidrat (g): 12,25
Protein (g): 7,85
Ülkemizin kuzey doğusunu da içine alan Kafkas coğrafyasında yüzlerce yıldır tüketilen ve bugün artık tüm dünyada yoğun bir şekilde kullanılmaya başlanan kefir, tam anlamıyla bir probiyotik deposu. Temelde yoğurt gibi, peynir gibi kefir de sütün mayalanmasıyla elde ediliyor ama bunlara oranla kat kat fazla faydalı bakteri içeriyor. Bu nedenle bağırsakların sağlıklı çalışması ve yaşamsal faaliyetleri sağlıklı bir şekilde gerçekleştirebilmesi için son derece faydalı bir süt ürünü. Kefir, sütte bulunan tüm besin ögelerinin yanı sıra çok farklı türde bakteri ve maya da içeren, kompleks bir probiyotik. Herhangi bir sebeple süt içermeyen kişilerin günlük beslenmelerinde kefire yer vermeleri tavsiye ediliyor.
Kefirin içeriğinde bulunan laktik asit bakterileri, bağışıklık sistemini uyararak faaliyete geçmesini sağlar. Vücudu radyasyonun zararlı etkilerinden koruduğu ve radyasyon sebebiyle zarar gören bağışıklık sistemini onardığı da bilinir. Kefirin bu faydayı, bileşiminde bulunan sfingomiyelin sayesinde sağladığı anlaşılmıştır. Üstelik bu güçlendirme faaliyeti kefirin içilmesinden hemen sonra, hızla başlar.
Sütün kefire dönüşmesi sırasında laktik asit, asetik asit, hidrojen peroksit (H2O2) gibi antibakteriyel maddeler ortaya çıkar. Bu maddeler E.coli ve Salmonella spp. gibi zararlı bakterilerin büyümesini ve çoğalmasını önler. Kefirin mikrop öldürücü etkisi yanında iltihap engelleyici (antiinflamatuvar) özelliğini de ortaya koyan bilimsel çalışmalar vardır. Midede helicobacter pylori bakterisinin üremesini engelleyerek, enfeksiyon ve ülser oluşumunun da önüne geçer.
Az sayıda fakat güvenirliği yüksek araştırmalar sonucunda kefirin DNA mutasyonu ve hasarını azaltarak, kanser oluşumuna uygun ortam sağlayan enzimlerin faaliyetlerini azalttığı, kanser yapan maddeleri etkisiz hale getirdiği, asit oranını artırarak kanser hücrelerinin kendi kendilerini yok etmelerini sağladığı görülür. Bu çalışmalar kefirde bulunan mikroorganizmaların özellikle bağırsak kanserine karşı yüksek koruma sağladığını da ortaya koyar. Kefirin içeriğindeki selenyum, E vitamini ve bazı enzimlerle birleşerek antioksidan etkisi gösterir.
Sindirimi son derece kolay olan kefir, hamile kadınların, yaşlı ve çocukların bile güvenerek tüketebilecekleri bir süt ürünü. Laktoz intoleransı sebebiyle süt içemeyenler kefiri gönül rahatlığıyla tüketebilirler. Kefirin tükürük ve diğer sindirim salgılarını artırarak sindirimi kolaylaştırdığını ortaya koyan bilimsel çalışmalar vardır.
Mide ve sindirim sisteminin diğer organlarını ilgilendiren ameliyatlar sonrasında olası kabızlık şikayetinin önüne geçmek için hastalara kefir içmeleri tavsiye edilir. Orta düzeyde laksatif etkiye sahip olan ve henüz ağızdayken tükürük salgısını artırarak besinlerin parçalanmasını hızlandıran kefir, besinlerin bağırsaklara daha çabuk geçmesini sağlar.
Bütün hayvansal gıdalarda bulunan kolesterol insanların metabolizmasında önemli görevlere sahiptir. Hayvansal gıdalardan alınan kolesterol vücutta safra asitlerine dönüşür. Bağırsaklarda bulunan bazı bakteriler bu safra asitlerini parçalayabilir. Parçalanmış safra asitleri ise yağlardan daha kolay emilir ve böylece kolesterol seviyesinde belirgin bir azalma görülür. Bu da kalp-damar hastalıklarından korunma sağlar.
Taze kefir mide kaslarının daha hızlı çalışmasını sağlayarak midenin daha hızlı boşalmasına yardımcı olur. Böylece sindirimi kolaylaştırdığı ve şişkinliği giderdiği gibi, boşaltım fonksiyonunu da hızlandırarak kilo vermeye yardımcı olur. Fakat tek başına kefir zayıflatır demek de doğru olmaz.
Kefir aç karnına mı içilmeli? Kefir aç karnına ya da tok karnına, günün herhangi bir saatinde içilebilir. Sütten daha yoğun bir kıvamı olan, tadı hafif ekşimsi bir ayranı andıran kefir çoğu insan tarafından lezzetli bulunur. Fakat kimileri hafif bir maya kokusu aldıkları için içemezler. Bu durumda kefiri mevsim meyveleriyle ya da meyve sularıyla karıştırarak içmenizin bir sakıncası olmaz. Piyasada bulunan farklı markalara ait, sade ya da meyveli kefirleri de tercih edebilirsiniz. Ama tabi en sağlıklısı ve ekonomik olanı, evde kendinizin yaptığı kefirdir. Kefirin faydasını görmek için günde sadece 1 bardak içmek yeterli olur.
Öncelikle iyi bir mayaya ihtiyacınız var. Aktarlarda satılan kefir mayasının tazeliği iyi bir kefir elde etmenin en önemli adımı. Minik karnabahar çiçeklerine benzeyen kefir mayası, gerekli şartlar sağlanırsa senelerce canlılığını ve tazeliğini korur, istediğiniz zaman kefir yapabilmenizi sağlar.
Malzemeler
Hazırlanışı
1. Taze sütü kaynatın ve ılınmaya bırakın. Mayalama için uygun sıcaklık 20-25 0C'dir.
2. Ilınan sütü cam bir kavanoza boşaltın ve kefir tanelerini içine atın.
3. Kavanozun ağzını temiz bir bezle kapatın ve etrafını sararak yine 20-25 0C bir yerde beklemeye bırakın.
4. 24 saatin sonunda sütün koyulaştığını ve içinde pıhtılar oluştuğunu göreceksiniz.
5. Kefiri plastik bir süzgeçten geçirerek içilebilecek kıvama getirin.
6. Bu sırada kefir mayasının hiç bozulmadan süzgeçte kaldığını göreceksiniz. Tekrar tekrar kullanabilmek için bu mayayı ezmeden alın.
7. Kefir içmeye hazır. Fakat daha lezzetli olması için 1 gün buzdolabında bekletmeniz iyi olur.
Kefir mayası suda erimez. Sütü mayaladıktan sonra içme suyuyla yıkanan kefir mayası su ya da süt dolu küçük bir kavanozda, buzdolabında 2-3 gün tazeliğini korur. Bu maya düzenli olarak 2-3 günde bir içme suyuyla yıkanıp tekrar su veya süt içinde buzdolabına konarak, uzun yıllar kullanılabilir. Yıkama işlemi sırasında mayanın metalle temas etmemesine dikkat etmek gerekir. Yıkanmayan maya, 3 günden sonra bozulmaya başlar.
Kefirin insan sağlığı üzerinde olumsuz bir etkisi olduğuna dair herhangi bir veri yok. Bununla birlikte etkisi, kefirin bekleme süresine, kişinin yaşına, mevcut hastalıklarına, yaşam tarzına göre değişir. Her gıda ürünü herkeste aynı etkiyi göstermeyebilir. Kefirin olası zararlarını fark edebilmek ve zamanında önlem alabilmek için, daha önce hiç içmediyseniz azar azar başlamanızı ve vücudunuzdaki etkilerini gözlemlemenizi tavsiye ederiz.
