BİZE ULAŞIN
Boşaltımın en önemli organlarından biri mesanedir. Genelde mesanenin sağlığına pek dikkat edilmez. Mesanede oluşan bir problem dolaylı olarak vücudun diğer sistemlerini de etkiler.
Bu şekilde idrar dışarı atılır. Mesanenin yani idrar kesesinin iç yüzeyinde oluşan kötü huylu tümörler bu kansere neden olur. Bu kanser çeşidi genelde erkeklerde daha sık görülür. Fiziksel olarak kadınlara göre bu hastalığa daha meyilli bir bedene sahiptirler. Ve mutlaka tedavi gerekir. Bu hastalığın pek çok farklı sebebi vardır. Yaşam tarzınızdan tutun da genetiğe kadar geniş bir yelpazeye sahip olan bu kanser çeşidi için farklı şekilde tedaviler de mevcuttur.
Her kanser çeşidinde olduğu gibi mesane kanseri de tedaviyi kolaylaştırmak adına evrelerine ayrılmıştır. Evreler bu hastalığın ne derece ilerlediğinin saptanmasını kolaylaştırarak uygulanacak tedaviyi belirler.
Sigaranın zararlı etkileri mesane kanserinin oluşum sebepleri arasında da yer alır. Mesane kaslarının zayıflamasına ve beyne giden sinyalleri ileten sinirlerin yıpranmasına yol açan sigara, kanser oluşumundaki ana sebepler arasındadır. Çok fazla sigara kullanan birinin, sağlıklı yaşayan bir bireye göre mesane kanserine yakalanma olasılığı neredeyse 3 kat daha fazladır.
Mesane kanseri, özellikle mesleki hayatında kimyasal maddelere maruz kalan kişilerde oldukça sık görülür. Kimyasallar, mesanenin iç yüzeyinde bulunan epitel ve diğer doku hücrelerine zarar verir. Yapılan araştırmalarda elde edilen verilere göre bu kansere sebebiyet veren en güçlü nedenler arasında bu kimyasallara maruz kalmak bulunur. Böbreğe iletilen kimyasallar kandan ayrıştırılarak vücuttan dışarı atılmak üzere idrar kesesine iletildiği için bu yüzeyde ciddi hasar bırakır.
İdrar yolu enfeksiyonunu kronik olarak yaşayanların mesane kanserine yakalanma oranı yüksektir. Çünkü idrar yolu enfeksiyonuna neden olan iltihaplar vücuttan atılmadan önce mesanede bekletilir. İdrar yolu enfeksiyonunda mesanedeki tüm idrar boşaltılamaz. Bu da kansere yol açan güçlü sebepler arasında yer alır. Kronik olarak görülen idrar yolu enfeksiyonu bir süre sonra mesane kanserine dönüşebilir.
İdrarı tutmak, özellik çocukluk döneminde sıklıkla yapılan bir eylemdir. Küçük yaşta alınan hasar ileri dönemlerde kanseri tetikleyebilir. İdrarı tutmak, mesanenin iç epitel yüzeyinde bulunan hücreleri baskıya maruz bırakır ve yıpranan hücreler bu sebepten ötürü ölür. Mesanenin işlevini yitirmesiyle mesane kanseri ortaya çıkabilir.
Günlük olarak içilmesi gereken sıvı miktarının altında su içmek, sürekli olarak katı besinlerle beslenmek mesane kanserine sebep olabilir. Düzensiz ve sağlıksız beslenmek böbrekleri olumsuz etkiler. Böbreklerin ayrıştıramadığı ancak yararlı olan bazı besinler mesaneye atılır. Mesanenin yapısına uygun olmayan besin maddeleri mesane mesaneye zarar verir. Özellikle kilolu kişilerde bu durum daha çok görülür.
Belli bir yaştan sonra artık kaslar erimeye başlar. Mesane kasları da bu durumdan olumsuz etkilenir. Bir süre sonra tuvalet kaçırmaya başlanır. Bu da aslında kasların daha çok yıpranmasına neden olur. Özellikle yaşlı bireylerde bu durum sıklıkla görülür.
Her hastalıkta olduğu gibi bu kanserde de genetik yatkınlık oldukça önemlidir. Bu yüzden mutlaka genetik yatkınlığa göre bir yaşam tarzı oluşturulmalı ve gerekli önlemler alınmalıdır. Ancak genetik yatkınlığı olan herkes bu hastalığa yakalanmaz. Ama bu faktör ciddi bir etkiye sahiptir. Alınan önlemlerle birlikte düzenli olarak yaptırılan kontroller sonucu kansere olan genetik yatkınlık köreltilebilir.
Özellikle kanser tedavisinde alınan bazı ilaçlar hastanın vücudunda ciddi hasarlar bırakabilir. Bu ilaçların içeriğinde yer alan kimyasallar dışarı atılmak üzere böbrekler tarafında kandan süzülür ve mesaneye gönderilir. Vücuttan uzaklaştırmak için bekletilen bu kimyasallar mesaneye ciddi zararlar verebilir.
Hastalık ilerlemiş ve kanser, kas tabakalarındaki hücrelere kadar yerleşmiş ise mesane kasları işlevini düzgün bir şekilde yerine getiremez. Bu da sürekli olarak tuvalete çıkma isteği doğurur. Bu durum genelde idrar yolunda bulunan dokuların hastalıklarında da görülür. İki hastalığı ayıran husus ise diğer belirtilerdir.
Mesanede bulunan dokularda sinirler yıprandığı için sinyaller artık geç iletilir. Bu da olup olmadık yerde tuvaletin gelmesine neden olur. Tuvaletten yeni çıkmış olunsa dahi bir baskı hissedilir.
Artık kanser hücreleri dokuların tamamına zarar vermeye başladığında tuvalete çıkarken yanma hissedilir. Bunun önce bir enfeksiyon olarak algılanması çok normaldir. Çünkü idrar yolu enfeksiyonlarında en belirgin belirti idrarda yanmadır. Ancak bu durumla beraber hastalığın spesifik belirtileri de yaşanıyorsa dikkate alınmalıdır.
Kanser uzakta bulunan doku ve organlara da sıçradığı zaman eklem ve kemik ağrılarına maruz kalınabilir. Özellikle kasık bölgesinde yer alan kemikler ağrıyan kemiklerin başında gelir. En yakın kemikten en uzaktaki kemiğe kadar tüm vücutta ağrı görülebilir. Bu da gün içerisinde en küçük hareketlerde bile sorun yaşanmasına neden olur.
Böbreklerden süzülen kanın içerisinde hücrelerin hayati fonksiyonlarını yerine getirmek için gerekli vitamin ve enerji vardır. Vücut, kanın ihtiyacı olan besinlerin yapı taşlarını da idrarla birlikte dışarı atmak üzere mesaneye gönderir. Bu da ani bir şekilde kilo kaybı yaşanmasına neden olabilir. Yeterli derecede beslenilse dahi vücudun ihtiyaç duyduğu vitamin ve mineraller ilgili organlara ulaştırılamaz. Bu da ciddi bir emilim sıkıntısını meydana getirir.
Bu hastalıkta böbrekler oldukça önemlidir. Böbreklerin sağlıklı olması mesane kanserini yenmeyi kolaylaştırır. Ancak hastalığın son evrelerinde böbrekler artık işlevini yerine getiremez ve bir süre sonra hücreler de ihtiyacı olan enerjiyi karşılanamaz. Hücrelerde oluşan bu eksiklik sonucunda normal hayatta yapılan basit hareketlerde bile zorlanma yaşanabilir. Bir süre sonra sürekli olarak yatma ihtiyacı hissedilir.
Tuvalet esnasında ağrısız bir şekilde kan görülmesi, ciddi bir mesane kanseri belirtisidir. Hastalığın en net belirtisi olarak görülen idrarda kan görülmesi, kanserin evresine göre şiddetlenip azalabilir. Bu durum aynı zamanda kansızlığa da neden olabilir. Dolayısıyla bir süre sonra kansızlığın sebep olduğu semptomların da yaşanması mümkündür.
Kronik bir idrar yolu enfeksiyonundan dolayı mesane kanserine yakalanmak, sık sık ateşlenmeye sebep olur. Pek çok hastalığın ortak belirtisi olan ateşlenmenin diğer belirtilerle birlikte yaşanması durumunda enfeksiyondan şüphe duyulmalıdır. Mesane kanseri idrar yolu enfeksiyonuna sebep olduğu gibi, sonuçları ağır, zorlu bir hastalık olan mesane kanserine de yol açabilir.
Yukarıda sayılan belirtilerden bir veya birkaçının görülmesi durumunda mutlaka en kısa sürede doktora başvurulmalıdır. Doktor tarafından ilk olarak tetkik idrar testi yapılır. Ancak duruma göre doktor, iç tetkikleri de uygulayabilir. Tetkikler sonucunda ortaya çıkan tümörlerden alınan patoloji örnekleriyle birlikte hastalığın evresi tespit edilir. Duruma göre uygun bir bir tedavi yöntemi seçilir.
Mesane kanserinin neden olduğu belirtiler zaman geçtikçe daha da şiddetlenir. Bu belirtilerin azaltılmasında genelde kanser belirtilerini giderici ilaçlar kullanılır. Bu da ağrıların dinmesine biraz da olsa yardımcı olur. Evre 1 ve evre 2'de genelde daha ağır bir tedavi uygulanmaz. İlaçlarla birlikte kanser hücrelerine karşı bir savunma oluşturulur. Bu ilaçlar hem bağışıklık sistemini kuvvetlendirir hem de vücudun savunma mekanizmasını harekete geçirir.
Genelde hastalığın ikinci, üçüncü ve dördüncü evrelerinde bu yöntem uygulanır. Eğer tümörler ulaşılabilir bir alanda ise ameliyatla birlikte dokular tümörlerden arındırılır. Bir daha tekrarlanmaması adına da radyoterapi tedavisi uygulanır. Bu iki yöntem birbirini destekleyicidir. Radyoterapi genelde ameliyattan bir süre sonra önce yoğun bir şekilde uygulanır. Daha sonra iki haftada bir ya da ayda bir şeklinde verilir. Radyoterapi ağır yan etkisi olan bir tedavi olduğu için genelde hastanın son durumuna göre uygulanır. Dozları da yine aynı şekilde ayarlanır.
Cerrahi müdahale uygulanmış ve tümörler en azından minimum boyutlara indirgenmiş ise kemoterapi sonuç verebilir. Önce yoğun bir tedavi, daha sonrasında daha seyrek bir tedavi şekli uygulanır. Ancak bu dönemde bağışıklık sistemi oldukça zayıflar, bu da olası bir enfeksiyona davetiye çıkarabilir. Bu yüzden olabildiğince enfeksiyon kapmamaya özen göstermeniz gerekir.
Kemoterapi tedavisi yoğun olarak başlatılıp daha sonra seyrek bir şekilde devam ettirilir. Kemoterapi tedavisi süresince bağışıklık sistemi oldukça zayıflar. Bu da enfeksiyonlara davetiye çıkarır. Bu dönemde enfeksiyon kapmamaya olabildiğince özen gösterilmelidir.
Hayati tehlike içeren mesane kanserinin ölümcül olup olmadığı konusunda kesin konuşmak mümkün değildir. Çünkü hastalığın evresi, hastanın yaşı, boyu, kilosu, cinsiyet, gibi faktörlerdeki değişkenlikle birlikte tedavi süreci de değişkenlik gösterir. Ancak kanser çeşitlerinin hepsinin hayatı tehlikeye atan ve bağışıklık sistemini direkt olarak hedef alan hastalıklar olduğunun bilincinde olunmalıdır
Mesane kanserinde genelde iyi huylu tümörlere rastlanmaması hastalığın tedavisinin sonuçlarında olumlu bir tabloyla karşılaşılmasının önüne geçer. Evre 1 ya da 2’de olan hastalar genellikle cerrahiye müdahaleye ihtiyaç duyulmadan ilaçlarla tedavi edilir. Mesane kanseri ölüm riski ise kanseri hücrelerinin diğer organlara yayılmasıyla doğrudan ilişkilidir.
Tanının geç koyulması ne yazık ki yaşam süresini kısaltır. Zamanında tanı koyulup başarılı bir ameliyatla tümörlerin hedeflenen boyutlara getirilmesi üzerine mesane kanseri hastalığından üstesinden gelinmesi mümkündür. Fakat bu hastalık saldırgan bir hastalıktır. Bu özellik kanserin tekrarlama olasılığını doğurur. Bu yüzden ameliyat sonrası da dikkat edilmesi gereken birçok husus bulunur. Bir daha tekrarlanmaması adına alınan önlemler ve devamında görülen tedaviler yaşam süresini artırır.
