HABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

Obsesif-kompülsif bozukluk nedir?

İnsanlar hayatları boyunca kendilerine ve çevrelerine tuhaf gelen davranışlar sergileyebilirler. Bu davranışların nedeni çoğunlukla psikolojik bir nedene bağlıdır. Psikiyatri bilimi, bu davranışların biçimi, kökeni, tedavisi ve sınıflandırmasıyla ilgili çalışmaları uzun yıllardır sürdürüyor. Bunlardan biri de takıntı hastalığı olarak bilinen obsesif-kompülsif bozukluktur. Obsesif-kompülsif bozukluk, mutlaka tedavi edilmesi gereken rahatsızlıklardan biridir.

Obsesif-kompülsif bozukluk nedir?

Bir çeşit anksiyete rahatsızlığı olan obsesif-kompülsif bozukluk, tekrarlayan düşünce ve davranışların insan hayatını kısıtlamasıdır. Bu kelime kümesinde obsesyon, takıntılı olunan düşünceleri, kompulsiyon ise yineleyici davranışları tanımlar. Obsesyonlar kişinin ne kadar uğraşırsa uğraşsın zihninden atamadığı fikir ve dürtülerdir. Obsesyonlar kişinin kendi isteği dışında oluşur, kişi bunları mantık dışı olarak görse bile büyük bir huzursuzluğa yol açarlar. Bu huzursuzluğun sonucunda da anksiyete oluşur. Kompulsiyonlar ise, obsesyonlar neticesinde oluşan sıkıntıların azaltılması veya ortadan kaldırılması amacıyla yapılan ve tekrarlanan zihinsel ve bedensel eylemlerdir. Görülme sıklığı oldukça fazladır. Her 100 kişiden 2 veya 3 kişide obsesif-kompülsif bozukluğa rastlanır. Genellikle ergenlik dönemi ve 20'li ve 30'lu yaşların sonunda daha sık görülür. Ancak daha küçük yaşlarda da bu bozukluğa rastlanabilir. Erkekler obsesif-kompülsif bozukluğa daha erken yaşlarda yakalanır. Buna rağmen kadınlar arasında görülme oranı daha fazladır.

Obsesif-Kompülsif Bozukluk Nedenleri Nelerdir?

Bu rahatsızlığın nedenleriyle ilgili kesin bir bilgi yoktur ancak bazı durumlarla bağdaştırılır. Bunlardan ilki genetik aktarımdır. Anne ve babasında bu hastalık olanlarda obsesif-kompülsif bozukluk daha sık görülür. Çocukluk çağında yaşanan travmalar da nedenlerden biridir. Şiddet, taciz gibi olumsuzluklar yaşayan çocukların ilerleyen yaşlarda ya da erken çocukluk çağında bu hastalığa yakalanma riskleri yüksektir. Çok titiz, mükemmeliyetçi, ayrıntıcı insanlar da risk grubunda sayılabilirler. Yine, serotonin seviyesinin düşmesi de obsesif-kompülsif bozukluk yaratabilir. Araştırmalar sonucu ortaya çıkan başka bir bilgi de streptokok adı verilen bakterinin neden olduğu bir enfeksiyonun obsesif-kompülsif bozuklukla bağlantılı olduğudur.

Obsesif-Kompülsif Bozukluk Belirtileri

Obsesif-kompülsif bozukluk belirtileri toplumsal normlara, kültürlere, inançlara, büyütülme şekline, kişinin karakterine, davranış alışkanlıklarına göre değişiklik gösterir. Yine de bazı davranış biçimleri genel belirtiler arasında sayılabilir.

1. Temizlik obsesyonu

Temizlik obsesyonu bulunanlar takıntılı bir halde temizlik yaparlar. Temizlik obsesyonu eşyalar, yaşam alanları ve bedenin bütününü kapsayabilir. Örneğin misafir geldikten sonra bütün evi baştan aşağı temizlemek, sürekli ellerini yıkamak, nedensiz yere temizlik yapmak bu obsesyonun belirtileridir. En önemli nedeni, sürekli mikrop oluşacağını veya dışarıdan mikrop taşınacağını düşünmektir. Yapılan temizliğin ardından kişi bir süre rahatlama hisseder ancak bu duygu uzun sürmez. Çok kısa bir süre sonra, tekrar temizlik yapma ihtiyacı hisseder.

2. Bulaşma obsesyonu

Temizlik obsesyonunda olduğu gibi dış etkenlerden mikrop bulaşacağı ya da bulaştırılacağı yönünde bir davranış sergilenir. Ellerin nedensiz yere tahriş olana kadar sürekli yıkanması örnek gösterilebilir. Ya da ev dışında başka bir yerde tuvalet kullanmama şeklinde ortaya çıkabilir. Örnekler kişilere göre farklılık gösterir.

3. Kuşku-kontrol ikilisi

Evden çıkarken ocağı kontrol etmek, kapının kilitlendiğinin sağlamasını yapmak, elektrikli aletlerin fişlerinin çekildiğinden emin olmak, arabanın kapısını kontrol etmek çoğu insan için normal davranışlardır. Ancak obsesif-kompulsif bozukluğu olanlar bu tür kuşku uyandıran durumlar karşısında birden çok, hatta çok fazla sayıda kontrol ihtiyacı duyarlar. Eve geri dönüp baştan aşağı tekrar kontrol etmek, hatta bunu tekrarlayan şekilde yapmak bu gruba girer.

Screenshot_64

4. Simetri takıntısı

Eşyaların belirli bir düzen içerisinde olması göze hoş görünür. Ancak obsesif-kompulsif olanlar da simetri takıntısı daha ciddi boyuttadır. Bu tür insanların havluları yerleştirme, dolap içlerini düzenleme, kitapları istifleme, masa örtülerini hizalama şekilleri daha farklıdır. Kusursuz bir düzen ve o düzenin devam ettirilmesini isterler. Simetriyi bozan bir nesne olduğunda onu düzeltmeden rahat edemezler.

5. Dini ve batıl inanışlara bağlı obsesyonlar

Dini ve batıl inançlar çoğu insanın sahip olduğu ve kişiden kişiye değişiklik gösteren düşüncelerdir. Bu düşünceler hayatın akışını etkileyecek kadar yoğunsa, orada obsesif-kompulsif bozukluktan söz edilebilir. Örneğin kişi sürekli günaha gireceğini düşünerek, günlük yaşamını etkileyecek kadar korku içerisinde olabilir.

6. Sayma takıntısı

Bazı insanlar herhangi bir aktiviteyi belirli bir sayıya kadar yapmazlarsa başlarına kötü bir durumun geleceğine inanırlar. Evden çıkarken belirli bir sayıda selamlaşma cümlelerini kullanmak ve bunu her gün aynı şekilde tekrar etmek gibi.

Bunların dışında,

  • Sürekli cinsellik düşünmek
  • İletişim içinde olunan insanların sözlerini en ince ayrıntısına kadar değerlendirmek,
  • Sevdiklerinin başına kötü bir olay geleceği fikrini zihnin bir köşesinde sabit tutmak,
  • Sürekli etraftan onay almaya çalışmak,
  • Dış görünüşle ilgili sokağa çıkmayı engelleyecek kadar takıntılı olmak,
  • Amaçsızca eşya biriktirmek,
  • Rezil olmaktan ve hata yapmaktan korkmak bu rahatsızlığın belirtileri arasındadır.

Obsesif-Kompülsif Bozukluk Nasıl Geçer?

Obsesif-kompülsif bozukluk kendi kendine düzelen bir rahatsızlık değildir. Tedavi edilmezse hastanın günlük yaşamını, iş ve aile hayatını, sosyal etkileşimini ciddi biçimde tahrip eder. Teşhis için yapılan herhangi bir test yoktur. Hastanın anlattıkları ve ritüelleri değerlendirilerek tanı konulur. Ardından tedaviye geçilir. Tedavide ilaç ve bilişsel davranış terapisi yöntemleri kullanılır.

İlaç tedavisinde serotonin sistemi üzerinde etkili ilaçlar tercih edilir. Bu ilaçlar Serotonin Geri Alım Engelleyiciler grubundadırlar. İlacın etkileri ikinci haftadan sonra görülmeye başlanır. Tam etki ise onuncu haftadan sonra ortaya çıkar. İlaç tedavisi etkili olmuşsa en az iki yıl boyunca devam edilir.

Bilişsel davranış terapisindeki amaçsa rahatsız eden düşüncelerden dolayı oluşan kaygıları azaltmaktır. Hasta kendi kendine zihninden bu düşünceleri ve davranış biçimlerini uzaklaştırmaya çalışsa bile, ne yazık ki başarılı olamaz, düşünceleri daha da yoğunlaşır ve bir kısır döngü içine girer. Terapinin hedefi hastayı obsesyonları ile karşı karşıya getirmek ve kaygı oluştuğu durumlarda kendini rahatlatmak için kullandığı kompulsiyonları engellemektir. Yani hastada alışma durumu yaratmaktır.

Obsesif-kompülsif bozukluk tedavisi ne kadar sürer sorusunun net bir cevabı yoktur. Durumu erken fark edilen hastalarda tedavi süresi daha kısadır. Rahatsızlığın geç teşhis edilmesinin en önemli nedeni, hastanın kendisiyle dalga geçileceği, ayıplanacağı düşüncesidir. Ancak tedavi süresini belirleyen en önemli etken, hastanın takıntılı davranış biçiminden kurtulmasıdır. Bu süreyse kişiden kişiye farklılık gösterir. Hastalığın teşhis ve tedavisi süresince, tedavilere ek olarak hasta yakınlarından gelen olumlu geri dönüşlerin ve kendilerini rahatsız etse bile hasta kişinin davranışlarını tolere etmelerinin süreci olumlu etkilediği bilinir.

Mynet Youtube


En Çok Aranan Haberler