BİZE ULAŞIN
Selülit, cilt altında bulunan bağ dokunun arasına yağ dokusunun girmesiyle oluşan, zamanla bu yağ dokusunun bölgedeki dolaşımı bozması sonucunda ciltte çukurlaşmalar ve nodüller şeklinde ortaya çıkan, görünümü portakal kabuğunu andıran bir düzensizlik durumudur. Yaygın kullanılan selülit kelimesi, bir diğer tıbbi hastalık için kullanılan ve deri altındaki yumuşak dokuların iltihabını tarifleyen selülit enfeksiyonu ile karıştırılmamalıdır.
Genellikle kadınlarda ve basen bölgesinde görülen selülit, çok nadir olsa da zaman zaman erkeklerde de görülmektedir. Bunun sebebinin ise kadınların bağ dokusunun erkeklere göre daha zayıf olması ve kadınlarda yüksek miktarda salgılanan östrojen hormonunun etkileri olduğu tahmin ediliyor. Bu yüzden de hormon seviyelerinin arttığı adet dönemlerinde ve hamilelik dönemlerinde selülitin görülme sıklığı daha fazladır.
Lipödem bir diğer deyişle ağrılı yağlanma sendromu, kadınlarda görülen, özellikle kalça ve uyluk bölgesinde fazla yağ ve su birikiminin sebep olduğu normal olmayan simetrik şişliklerdir. Lipödem selülit ile karıştırılmamalıdır. Selülitin aksine lipödem adından da anlaşılabileceği gibi ağrılı olabilir ve ayak bileklerine kadar indiği görülebilir. Genelde vücudun üst kısmı ince kalırken, kilo alımında yağlar belden aşağısında birikmeye başlar. Kilo verilse dahi kilo kaybı vücudun üst bölümlerinden olur. Kadınların yaklaşık %15'inde görülen bu hastalık, bir kısır döngü halinde ilerler. Yağ birikmesiyle bölgedeki kan dolaşımı yavaşlar, dolaşımın yavaşlaması daha da fazla yağ birikimine sebep olur ve böyle devam eder. Selülitten daha tehlikeli olan bu hastalığın mümkün olduğunca erken farkına varılmalı ve bir an önce tedavisine başlanmalıdır.
Selülit ve lipödem gibi birçok hastalığın ortaya çıkmasını kolaylaştıran bacak yağlanması, kadınların en büyük sorunlarından biridir. Fazla kilolar erkeklerde göbek çevresinde birikirken, kadınlarda bu birikim basen ve kalça çevresinde yoğunlaşır. Bunun sebepleri arasında bölgeye giden kan dolaşımının az olması ve vücudun diğer kısımları kadar fazla egzersize katılmaması sayılabilir. Bacaklarda yağ birikimini önlemek için egzersiz yaparken bacak ve kalça egzersizleri atlanmamalı, düzenli spor yapmaya özen gösterilmeli ve beslenme alışkanlıklarına dikkat edilmelidir.
Halk arasında bilinenin aksine selülit, sadece kilolu kadınlarda görülmez ancak tahmin edileceği gibi fazla kilolu ve üst bacak yağlanması fazla olan kadınlarda görülme olasılığı daha fazladır. Kilolu olmasa da yukarıda bahsedilen çeşitli etkenlerden dolayı birçok zayıf kadında da selülit görülmektedir. Selülitin asıl sebebi bölgedeki bası yüzünden dolaşımın kısıtlanmasıdır. Özellikle lenfatik dolaşımın zayıflamasından dolayı uzaklaştırılması gereken metabolik artıklar uzaklaştırılamaz ve bölgede birikmeye başlar.
Selülit dört evrede incelenmektedir:
Selülit tedavisinde ilk yapılması gereken şey selüliti evrelendirmek olmalıdır. Selülit evrelendirmesinde kliniklerde çeşitli muayene yöntemleri kullanılmaktadır. Ardından soruna yönelik tedavi yöntemlerinden uygun olanları ile tedaviye başlanır. Selülitin birçok tedavi yöntemi bulunur. Bunlar kabaca: liposuction ya da lipoliz, doku sarkmaları için selülit lift, external tedavi de denilen lenfatik masajlar, deri ve doku sıkılaştırıcı lazer tedavileri, mezoterapi, selülit bantlarının kesilmesi, vakum-radyofrekans tedavileri, çeşitli selülit kremleri vb. olarak sınıflandırılabilir.
Selülit tedavisinde bütüncül olmak gerekir. Tedavide amaç sadece cilt altında biriken yağ dokusunu gidermek değil, buna sebep olan faktörleri de ortadan kaldırmak olmalıdır. Oluşumunda birçok faktörün rol oynadığı selülitin tedavisinde de yine birçok faktöre yönelik tedaviler planlanmalıdır. Bunların başında sağlıklı bir beslenme gelir. Deri altında su birikmesine öncülük edip ödeme sebep olan tuzdan uzak durmak, yağlı yiyecekler tüketmekten kaçınmak ve günlük su alımımızı elimizden geldiğince artırmak beslenme alışkanlıkları için önerilenlerin en başında gelir. Bunun yanında bir diğer önemli faktör ise egzersizdir. Özellikle basen bölgelerinizi çalıştırmaya yönelik yapacağınız selülit giderme hareketleri, bir yandan kas ve bağ dokunuzu güçlendirip yağ dokusunun bölgeye girmesine engel olurken, diğer yandan da bölgeye gelen kan akımını artırarak dolaşım bozukluklarını da ortadan kaldırmaya yardımcı olacaktır.
Mezoterapi, çeşitli ilaçların küçük miktarlarda karıştırılarak direkt olarak cilt altına verilmesi işlemine verilen addır. Ufak miktarlarda ilaçlar kullanıldığı için yan etkileri genelde azdır. Verilen ilaçlarla yağlar eritilir, kan dolaşımı ve lenfatik dolaşımın rahatlaması sağlanır, doku sağlamlaşır. Mezoterapi kapsamında yağ yakıcı (lipolitik), fibrin bantlarını ortadan kaldıran yani fibrolitik, ödem giderici, yağ hücrelerinin küçülmesini sağlayarak dolaşımı destekleyen ve cildin düzgün görünümünü geri kazandıran ilaçlar kullanılır. Mezoterapi ile önceden liposuction tedavisi görmüş kişilerde oluşan çöküntüler de tedavi edilebilir.
Selülit mezoterapisi cilt altına enjeksiyon şeklinde yapıldığı için hafif ağrı veren bir tedavi yöntemidir fakat bu ağrı kişilerin tolere edebileceği düzeyde bir ağrıdır. Yine de prosedürün hem hekim tarafından daha rahat uygulanması için hem de hastaların daha konforlu bir tedavi süreci geçirmelerini sağlamak için karışımların, yani mezokokteyllerin içerisine bir miktar lokal anestezik ilaç eklenebilir. Enjeksiyon yapılacak bölgeler belirlendikten ve tedavi uygulanacak alan sterilize edildikten sonra tedaviye başlanabilir. Uygulama tedavi alanının büyüklüğüne bağlı olarak 25-45 dakika arası sürebilir.
Enjeksiyon ile uygulanan bir prosedür oluğundan dolayı mezoterapi işleminin nadir de olsa yan etkileri görülebilir. Enjeksiyon ardından hafif şişkinlikler, kızarıklıklar, morarmalar ve küçük kanamalar görülebilir.
Mezoterapi tedavisinin süresi selülitin evresine ve kapladığı alana göre kişiden kişiye değişiklik gösterir. Selülit ortadan kaldırılıncaya kadar haftalık tedaviler planlanır. Tedavinin etkisi genellikle ilk seansta başlar ve tedavi toplam 10 seansa kadar sürdürülebilir. Genellikle 5-9 hafta içerisinde olumlu sonuçlar elde edilir. Hasta diyet ve egzersizle bunu korumaya çalışırsa, tedavi kalıcı olur.
