Cildin PH Dengesi Nedir? Nasıl Sağlanır?

PH değeri vücudumuzdaki sıvıların asit/alkalik oranını gösterir. 1 ile 14 arasında bir sayıyla ifade edilen pH değeri 1’e yaklaştıkça asit değeri artar, 14’e yaklaştıkça asidik özellik yitirilip alkalik değer artar. Dolayısıyla tam orta nokta olan 7, pH değerinin nötr olduğunu gösterir. Yalnız pH değerinin nötr olması arzu edilen bir durum değildir. Vücudun pH değerinin nötr seviyenin biraz üstünde; 7 ile 7.5 arasında hafif alkalik bir aralıkta olması organların işlevlerini doğru ve sağlıklı bir şekilde yerine getirebilmesi açısından önemlidir. Yalnız bu durum cilt için geçerli değildir. İç organların ve kanın pH değerinin aksine cildin pH değerinin asidik seviyelerde seyretmesi beklenir. Cilt için uygun pH değeri 5.5 olmakla birlikte parmak arası, koltuk altı, kasık gibi nemli bölgelerde cildin ph değeri daha yüksek olabilir. Genel olarak 4 ile 6 arasındaki herhangi bir değer, ciltte su dengesinin ideal seviyelerde olduğu anlamına gelir.

Cildin Yağ Dengesinin Bozulması

Cildin yağ dengesinin bozulması aşırı yağlı veya aşırı kuru bir cilt yapısına sahip olmak anlamına gelir. Bu durum cildin pH değeriyle doğrudan ilişkilidir. E peki cildin pH dengesi nasıl ölçülür? Cildim yağlı mı kuru mu nasıl anlarım? Gibi soruların cevabı aynada gizli. Cildinizin uygun pH aralığında olup olmadığını anlamanız için en iyi ipuçlarını yine cildiniz verir. Eğer aynaya baktığınızda cildinizde bir tuhaflık görüyorsanız, aklınıza ilk olarak pH değerlerinizde bir sıkıntı olduğu gelmeli. Bu durumun sonuçları ise maalesef çoğu kadının bildiği gibi sivilceler, kızarıklıklar, aşırı hassaslık, iltihaplanma, erken yaşlanma belirtileri gibi can sıkıcı problemler olabilir. Cilt dengesini bozan durumlardan bazıları doğuştan kaynaklansa da çoğunluğu kendi eserimiz. Neyse ki çok geç kalmamışsak kendi sebep olduğumuz sorunlara elbette bir çözüm üretebiliriz.

Cildin Yağ Dengesini Bozan Etmenler ve Çözümleri

sağlıklı cilt

Beslenme

Beslenme konusu, hemen her sorunda olduğu gibi ciltle alakalı yaşanan problemlerde de karşımıza çıkıyor. Cildinize ne kadar özen gösterirseniz gösterin, sağlıklı beslenmeyi alışkanlık haline getirmezseniz cilt güzelliğiniz için ne kadar para harcadığınızın bir önemi yok. Tüm harcamalarınıza rağmen kullandığınız hiçbir ürün uzun vadede fayda sağlamayacaktır. Bunun için asitli içeceklerden, abur cuburdan, şekerden, işlenmiş gıdalardan ve özellikle de yağlı yiyeceklerden uzak durmanız cildinize yapacağınız en güzel yatırım. Tüketmemeniz gereken gıdaların listesi ne kadar lezzetli görünse de sağlıklı bir cilde sahip olmak için beslenme düzeninizde yer alması gereken olmazsa olmaz gıdalar mevcut. Badem, havuç, lahana, acı biber, kayısı, kuşkonmaz, avakado, maydanoz, brokoli gibi besinleri özellikle çiğ olarak tükettiğinizde cildinizde gözle görülür bir fark olduğuna şahit olacaksınız. Ayrıca günde 2 litre su içmek birçok sorunun çözümünde olduğu gibi cildiniz üzerinde de işe yarayacak.

Kozmetik Kulanımı

Kozmetik ürün kullanmayan kadın sayısı giderek azalırken, cilt problemi yaşamayan kadın sayısı da buna bağlı olarak azalmakta. Kozmetik üründen kasıt sadece makyaj malzemesi değil elbette. Temiz ve sağlıklı bir cilde kavuşmak umuduyla satın alıp kullandığınız birçok cilt temizleme ürünü de aslında cildinizi ciddi anlamda yıpratarak, cildinizin yağ dengesini bozuyor. Kullanılan makyaj malzemelerinin her geçen gün arttığına şahit olmakla birlikte bu ürünleri artık kız çocuklarının dahi kullanmaya başlamış olması cilt problemlerine ileride farklı bir boyut kazandırabilir. Ayrıca makyajla uyumayı aklınızdan bile geçirmeyin. Cildinizin temizliği en hassas noktanız olsun. Cildinizi ılık suyla ve bastırmadan temizleyin. Bunun için alkol içeren ürünler yerine bebek şampuanı kullanabilirsiniz. Sentetik ürünler kullanmak yerine doğal ürünler tercih etmeye çalışın. Örneğin cildinizi soğuk sütle temizleyebilir veya taze domates püresi ile yüz maskesi hazırlayabilirsiniz.

Çevresel Faktörler

Cildimizin su ve yağ dengesini bozan, pH değerinde dalgalanmalara yol açan en önemli etmenlerden biri de çevresel faktörler. Bunların içinde ise güneşin zararlı ışınları başı çekiyor. Bu ışınlar epidermisteki canlı hücrelere saldırmakla kalmaz, daha derine giderek damar duvarlarına dahi ciddi hasar verir. Zaman zaman nasıl ortaya çıktığını anlamadığınız cilt lekelerinin arkasındaki suçlu maalesef güneş. Evet güneşin cildimize bazı olumsuz etkileri olabilir ancak vücudumuzda pozitif anlamda yaptığı değişiklikler de vardır. Bu sebeple güneşin zararları ışınlarına çözüm olarak ondan tamamen kaçmak yerine, hangi mevsimde olduğunuz fark etmeksizin muhakkak koruyucu kremler kullanmak kaydıyla güneşin tadını çıkarabilirsiniz.

SİZ DE YORUM YAPIN!

Henüz yorum yapılmamış!